7 Ekim 2009 Çarşamba

anahtar paspasın altında

yolda yürüdüğün herhangi bir günü hayal et. kafanda binbir düşünce veya bomboş bir zihinle kafan eğik ilerlerken, yerde bir anahtar gördüğünü düşün.

heyecanlanmaz mısın allahaşkına?

bir ben miyim acaba, orda burda anahtar görünce, bulunca sevinen. öyle "yaşanmışlıklar" gibi iç bayan romantik zırvalarından değil ama beni sevindiren yani. "bu anahtar kim bilir hangi kapıları açtı"yı da sonradan düşündükçe söylüyorum kendi kendime. ama o ilk görüş anı, aman allah bir sevinç bir hezeyan.

ne oluyorsun arkadaşım. ne bu coşku bu galeyan, zıpçık gibi atlamalar. ne diye aldın eline o manasız anahtarı. hep kapalı duran, sürekli farklı anahtarları denediğin, prensin elde ayakkabı uyan ayağı aradığı gibi kapalı durup uyan anahtarını aradığın bir kapın mı var?!

annemin lüzumsuz şeyleri gördüğü an imha etme yetisi ve gerçek, bildiğim kapıları açan anahtarlarımla karışma ihtimali olmasa, basbayağı saklayacağım o bulduğum anahtaları şaka diil. niye diye dersen cevabım hala yok. ve acaba kim benim kadar da sık rastlıyor orda burda terkedilmiş anahtarlara onu da kestiremiyorum. ama rastlamasan da kilidi değişen anahtarların eskilerini atmak gelmiyor içimden çünkü onlar da artık birer sahipsiz, nereyi açtığı ve ne idiğü belirsiz anahtar kategorisine giriveriyor. ama görünen o ki herkes benim gibi değil gayet rahat atıveriyorlar eski anahtarlarını ve nedense o atılanların çoğunu da sanki orda burda bir ben buluveriyorum. zira belki de sen okurken şu anda dediklerimi ispatlarcasına her bir satırda "ne anahtarı ne bulması ne atması yahuuu?" diye her satırda daha bir uzaklaşmaktasın mevzudan.

ne kadar analojik bir mevzu aslında. her anahtar bir kapıyı açmıştır veya açacaktır. her anahtarın illa ki ait olduğu bir kapı vardır. (vay vay vay vay, al sana evde kalmış romantik kadın romancısı konusu, hepimiz için doğru kişi biryerlerde var ve biz o doğru kişiyi bir gün mutlaka bulacağız falan filan) bir de kaplerin anahtarları var başkasına verilen ve sadece bir kalbe uyan. (aynı kadının, aynı seriden ikinci romanının konusu) o bir yıl boyunca heder olduğun, 17-18 yaşını uğruna ziyan ettiğin ÖSS'nin bile cevapları için bir anahtarı var. ve bu dünyada da bitmiyor anahtarla derdin, yaptığın iyilikler yetse bile cennetin bile bir kapısı var(sa eğer) ve tabiki o kapının da bir anahtarı.

evde yeni bir anahtarım var yine, hiçbir kapıya hizmet etmeyen. sevgilinin kalbinin anahtarı kisvesi altında verdiği evinin anahtarı elde, evin sokak kapısına gelip gördük ki, çok sevgili bir komşusu anahtarını sokup yarısını içerde bırakma marifetini göstermiş. yönetim duruma el koyarak kilidi toptan değiştirince elimde yeniden hükmünü yitirmiş sahipsiz bir anahtar doğdu. ve tabii ki yeni bir süreç başladı. artık hiçbir kapıyı açamayacak olan o anahtarı anahtarlıktan çıkartıp elime aldım. çöpün yanından geçtim, atmadım. taksiye bindim anahtar elimde yüzümde manasız sevincimin gülümsemesi. anahtarı koltuğun üzerine bırakıp, birinin bulup sevinişine terkedecektim ki, öyle koltukta duran bir anahtar görünce kendi bulduğum anlaraklıma geldi, çok heyecanlandım, yapamadım. ve sanki kendim bulmuşum gibi o koltuktan alıp, üstüne biraz daha sevinip attım cebime.

ben hep bu anahtarların bir kapıyı açacağını düşündüm veya hangi kapıyı açtıklarını bulabileceğimi. bir şeyi sürekli yapan ve neden yaptığını bir türlü kestiremeyen bir insanın başına bir gün öyle bir şey gelir ki o sürekli yaptığı şeyi yaparak başına iyi bir şey gelir ya hani. (hahah hadi bir daha oku hadi) hani biz de kader deriz buna. acaba diyorum bir gün bir kapı karşıma çıkacak ve ben bu garip anahtarlarımdan biriyle mi açabileceğim o kapıyı ve içerde beni bir şey bekliyor olacak mesela.

ha olur da ben diil de sen öyle bir kapıya denk gelirsen, ki kimbilir içerde neler kimler vardır, ve anahtarı yoksa sende, üzülme, panikleme. gel beni bul, bendedir kesin o anahtar. :)

8 yorum:

Doorstepping dedi ki...

Ben kesin bunalıma girerim anahtar bulsam. Kim düşürdü, şimdi eve nasıl girecek, çok mu uzakta oturuyor acaba, geri dönse bulabilir mi, hırsız bulsa hırs yapıp tek tek kapıları denese evi bulur mu, anahtarı çevredeki hangi dükkana bıraksam, bakkala bıraksam ilgilenir mi, yoksa ben dükkandan çıkınca çöpe mi atar, karakola götürsem gülerler mi?
Çok zor bir hayatım var çok :)

shamamciyan dedi ki...

hihoooohooo işte sana çözüm, onları bana yolla :) ama senin girdiğin psikolojiyi cok net anladım yahu cok da hak verdim ama bulma ihtimalleri cok düşük karakolda gülünme ihtimali cok yüksek. hmmpf olsun boşver :) iyiyiz böyle rahatsız rahatsız :)

uğur dedi ki...

bir öğlen sirkeci garına git. orada bissürü bissürü keman yay... şey tren rayı var. rayların üstünden geçen trenler de var tabi. tüm anahtarları peşpeşe diz bu rayların üstüne. tren geçince dümdüz olacaklar. işte o zaman bu anahtarlar o düşlerini süsleyen(evet yanlış duymadın)kapıyı açacak.

shamamciyan dedi ki...

of cok heyecanlıbir süreç :P

zıbırtık dedi ki...

hiç görmedm ama bende heyecanlanırım heralde :S

Stil Direktoru dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
OYA dedi ki...

güzel bir yazıydı.keyifle okudum..

Dudu dedi ki...

A ayip ama! 2009 Ekim! Insaf!